Toprak

 Yoğun bir iş günü daha…

Yoğun gecen bir Ağustos gününde,

Her zamanki yere doğru götürdü ayakları onu,

genç adam bilerek gitmiyordu sanki.

İş çıkışlarında biraz olsun huzur bulmak için geçirdiği parka, yine geldi.

Biraz turladı önce kuşlara, ağaçlara, esen rüzgara, balık tutan çocuklara selam verdikten sonra

her zamanki yerine, su kenarındaki tekli banka oturdu.

İzlemeye başladı rüzgarla sevişen çınar yapraklarını

derin derin düşüncelere dalmış gibiydi

Çantasından çıkardığı tabakasından daha yeni sarılmış olan sigaralarından birisini çıkarıp ucunu tutuşturdu

Kulaklığını takıp dinlemeye başladı huzurlu müzikleri

etrafındaki koşuşturmaya aldırış etmeksizin ağır ağır dumanı çekti ciğerlerine kadar.

yaprakların dallarına veda edişini izliyor, yüzüne hafifçe değen rüzgarı hissediyordu

geçen yıl bu zamanlar yazdığı şiiri düşünüyordu

 

-

Bir kaç gün sonra -bilmiyorum kaç gün sonra-.

Hissediyorum;

Bugün bir şeyler farklı

Bugün farklı şeyler hissediyorum.

Tabii ki değişmeyen şeyler de var

olduğum yer gibi, yine aynı yerdeyim.

Sağımda güneş batarken solumda ay doğuyor.

Bugün bir şey fark ediyorum güneş elveda ederken güne, ay merhaba diyor geceye.

Çınarlar yaprak dökerken, doğrusu yaprak çınara veda ederken rengini pembe tahmin ettiğim çiçekler ismini bilmediğim ağaçları süslemek için merhaba diyor.

 

Bu sanki senin gelişin gibi

sence de öyle değil mi ?

Belki biraz geç ama olsun öğreniyorum

Bazı vedalar yenileri, daha iyileri için yer açıyor.

-Zaten çınar yapraklarını da pek sevmezdim; Çiçekler daha güzeller.-

Öğreniyorum iyi yönleri de görmeyi

Senle beraber, senin sayende.

 

Ama unutmuyorum sonbaharda açan çiçeğin de ilkbaharda veda edeceğini.

bu bir döngü yeni bir veda, yeni bir merhaba

Bir şey dışında

Toprak

Toprak, hep aynı yerinde. Yaz, Kış, Sonbahar, İlkbahar demeden; çiçekler solsa, gövdeler kurusa, yapraklar uçsa dahi o hep orada. Sen ne güzel şeysin ey Toprak.

Sen ey güzelim, Toprağım olur musun benim...

Yorumlar